Son Patron - Bernard Hinault



 Bir kişi hayal edin; katır gibi inatçı, gözü kara, dediğim dedik çoğu zaman sert mizaçlı fakat dürüst, çalışkan ve sağlam iradeli olsun. Sizleri bilmem ama ben böyle insanları severim.Tarihin tozlu sayfaları böyle insanların başarılarıyla doludur.Bisikletin Patronları arasında en dominantını seçmemi isteseler benim adayım o olurdu. Kim mi? Tabii ki Bernard Hinault, Porsuk ya da yarış çevrelerindeki adıyla Son Patron. Peki bu yakıştırmalar nereden geliyor? Gelin bu konuya biraz ışık tutalım.

Karakteri yaşadığı bölge Bretonya'nın rüzgarları gibi serttir.Belki de o sert rüzgarlar onu böylesi güçlü bir sporcuya çevirmiştir.Gençlik yıllarında hem sac işleme atölyesinde çalışmakta hem de bisiklete binmektedir.Bölgeden çıkan madenleri taşıyan kamyonların arkasında saatte 50 km hız ile idmanlar yapar.Yine böyle bir gün idman dönüşü babasıyla karşılaşır ve babası onu azarlayarak bisikleti işinin önüne koyduğu için onun işe yaramaz birisi olduğunu söyler. Hinault bu duruma şöyle tepki verir.Babasına tek kelime dahi etmez ve evi terk eder.Üç gün ahırda uyur bol bol düşünür ve sonra eve dönerek bisikleti bıraktığını söyler çünkü ona göre bir iş yapılacaksa tam anlamıyla yapılmalıdır işte bu yüzden sac ustalığını seçtiğini söyler fakat babası “Hayır. Bisiklete devam edeceksin.” diyerek oğlunun sevdiği spordan uzaklaşmasını istemez. 

Hinault’a sayısız başarı kazandıracak meşhur inatçılığı daha o gün ilk meyvesini vermiştir. İlerleyen yıllarda “Porsuk” diye nam salacak olan bu inatçı adam babasından izini kopardığı o tarihten sonra kariyer basamaklarını hızlıca tırmanacak üç büyük tur olan Fransa, İtalya ve İspanya Ulusal yarışlarını birden fazla kazanan tek sporcu olacaktır.Profesyonel olarak yarıştığı 12 sezon boyunca %95’lik bir başarı oranı ile döneminin korkulu rüyası haline gelir ki diğer büyük bisikletçilerle kıyaslamamız gerekirse sanırım tek rakibi Eddy Merckx’tir. Kontratına hiçbir etkisi olmadığı halde sırf o yıllardaki “Gerçek bisikletçi tek günlük yarışları da kazanmalıdır” düsturunu yerine getirmek için girdiği tek günlük anıtsal yarışların neredeyse tamamını kazanır.Kariyer tabelasındaki üç eksik Milan San Remo, Tour of Flanders ve Paris-Nice yarışlarıdır ki sonuncusunda ikinciliği vardır.1981 yılında apoletine eklemek için girdiği ve yedi kere düşmesine rağmen kazandığı Paris Roubaix yarışı sonrası gazetecilere “Bu yarış tam bir saçmalık.” diyecek ve bir daha katılmayacaktır.İşte Bernard Hinault böyle bir karakterdir lafını hiçbir zaman esirgemez.Kendisine yakıştırılan lakapları sonuna kadar hak eder aslında efsane bundan tam üç yıl önce başlar.


Fransa Bisiklet Turu’nun 75. Edisyonu 29 Haziran 1978 tarihinde Hollanda’nın Leiden kentinden start alır ve Belçika’dan geçerek Fransa topraklarına uzanır.Yarışın 11 Temmuz’da iki parça halinde koşulacak olan 12. Etabı ise kahramanımıza ileride Patron lakabının yakıştırılacağı davranışlarından ilkini sergileyeceği ortamı hazırlar daha doğru organizatörlerin aç gözlülüğü ve aldıkları yanlış kararlar onu tüm peletonu greve götürtecek hamleyi yapmaya iter.O yıllarda organizatörler bazı etapları ikiye bölerek ve aynı gün içersinde 2 farklı şehirden başlatarak belediyelerden daha fazla para koparmaktaydılar.Bu da sabahtan yarış koşan bir sporcunun otobüsle başka bir şehre taşınıp öğleden sonra tekrar yarışması anlamına gelmekteydi.Sporcular çoğu zaman yorgun ve aç yarışmaktaydı fakat bardağı taşıran son damla 11. Etab’ın ardından yaşanır.Pireneler’deki etap Saint Lary-Soulan’da saat 17.00’de biter.Etap sonrası tur otobüslerle Trabes’e transfer edilecektir ancak organizasyondaki yanlış bir karar işleri zora sokar.Yarışçılarla halkın aynı anda dağdan indirilmeye çalışılması sonucu oluşan aşırı yoğunluk sebebiyle yarışçılar o gün duraklarda bekler ve otellerine ulaştıklarında saat çoktan 23.00 olmuştur.O gece greve gitme tartışmaları patlak verir.Ertesi sabah kahvaltı için 05.00’de uyandıklarında sporcuların çoğu dinlenememiş ve yorgundur.Organizatörlerin bu tutumlarını protesto etmek için o gün Trabes’den Valence d’Agen’a uzanan etapta  Peleton (Ana yarış grubu) çok ağır hareket ederek şehirde haftalardır onları bekleyen halkın çileden çıkmasına, organizatörlerin ise zor anlar yaşamalarına sebep olur. Peleton şehire yaklaştığında sporcular bisikletlerinden inerler ve protesto duruşu sergilerler en başı da Hinault çekmektedir ve peletona şöyle seslenir “Ben ilerlediğimde siz de ilerleyeceksiniz.”Bu sözleri söylediğinde henüz çaylak bir sporcudur, ne bir etap kazanmış ne de Sarı Mayo’yu sırtına geçirmiştir ancak peleton ona itaat eder ve şehre bisikletleri ellerinde yürüyerek girerler işte Peleton yeni Patronuyla bu şekilde tanışır.


Patron olmak Hinault’un doğuştan getirdiği bir özelliği bir bakıma onun kaderidir.Ancak her patronun içinde biraz da olsa zalimlik yatar.Konu profesyonel yol yarışına geldiğinde ise işler oldukça pisleşebilir.İşte o anlarda Porsuk ortaya çıkar dişlerini ve pençelerini gösterirdi.Porsuk Hinault’un daralan Kilise ile Bahçe duvarı arasında köy çocuklarını patakladığı, kendisini protesto edip domates atanlara bisikletini fırlatıp saldırdığı, grev için yolu kapatan işçilerle yumruklaştığı, yarış esnasında kendisine kola uzatan Phil Anderson’u bakışlarıyla yerin dibine soktuğu, ataklarıyla pembe mayoyu sırtından almak isteyen İtalyanları tozu dumana katıp silkelediği, 86 Turunda Greg Lemond’u çaresizlik ve korku nöbetlerine sürüklediği tarafıdır.



Porsuk ve Patron bir olup 12 yıllık bir hegemonya sürdürmüşlerdir.Fakat o dönemde yarışanların hiç biri yarışları hak etmeden kazandığını söyleyemez.Yeri gelir 1980’deki Liege Baston Liege yarışında olduğu gibi karlar altında 245 km sürerek iki parmağını kaybeder yeri gelir düştüğü uçurumdan tırmanarak yarışa devam eder (1977 Dauphine Libere) hatta kırık bir burun ve mosmor gözlerle Fransa turunu kazanır (1985).Acıdan geçer, gerçek bir bisikletçinin yapması gerektiği gibi tüm acıları göğüsler, acı çektikçe çenesini kilitler ve pedallara daha sert asılarak çektiği acıyı peletonun da hissetmesini sağlardı.1986 sezonu ardından kariyerini noktaladığında bisikletini duvara astı ve çiftçilik yaptığı 20 yıl boyunca hiç binmedi çünkü bildiğiniz gibi bir iş yapılacaksa tam anlamıyla yapılmalıydı.



1985 Kaza Sonrası

 

 https://en.wikipedia.org/wiki/Bernard_Hinault


 












Yorumlar

  1. Kalemini sağlık sayın hocam. Çok güzel olmuş. Tebrik ederim. :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocuk - Fausto Coppi

Yoldaymışcasına - Karantinada Bisikletçi Olmak